“Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Kur’an’ı okuyup Ona sahip çıkan kimseye (ahirette): “Oku ve (cennetin derecelerine) yüksel, dünyada iken nasıl ağır ağır okuyor idiysen öyle oku! Zira senin makamın, okuduğun en son âyetin seviyesindedir.” denir.” (Ebu Davut, Tirmizi, İbnu Mace)
“Sizin en hayırlınız Kur’an-ı Kerim’i öğrenen ve öğretendir.” (Buhari, Tirmizi, Ebu Davut, İbnu Mace)
“Ümmetimin en faziletli ibadeti Kur’an-ı Kerim okumaktır.” (Ebu Nuaym)
“Kur’an okuyunuz; çünkü O, kıyamet günü, okuyanlarına şefaatçi olacaktır.” (Müslim)
“Bir grup, ALLAH’ın kitabını okuyup Ondan ders almak üzere ALLAH’ın evlerinden birinde biraraya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları ALLAH’ın rahmeti bürür. Melekler de kanatlarıyla sararlar. ALLAH, onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar.” (Ebu Davut, Müslim, Tirmizi, İbnu Mace)
“Kur’an-ı Kerim’den tek harf okuyana bile bir sevap vardır. Her hasene on misliyle (kayda geçer.) Elif-Lam-Mim bir harftir demiyorum. Aksine elif bir harf, lam bir harf, mim de bir harftir diyorum.” (Tirmizi)
“Kur’an okuyan ve maharet sahibi kimse muhterem ve itaatkar olan gezici meleklerle beraberdir. Kur’an okuyan, kıraatinde zorlanarak kekeleyen kimseye iki mükafat vardır.” (Buhari, Müslim)
“Bir kimseye Kur’an-ı Kerim okumak nimetini verirler de, başka bir kimseye kendisine verilenden daha büyük bir nimet verildiğini sanırsa, ALLAH Teâlâ’nın büyük dediği şeyi küçültmüş olur.” (Taberani)
“Şarkı söyleyen cariyesini dinleyen kimsenin dinleyişinden daha fazla, ALLAH Kuran okuyanı dinler.” (İbni Mace)
**********
Ebu Hureyre (RadıyALLAHü anh): “Hangi evde Kur’an-ı Kerim okunursa orada bolluk ve bereket çoğalır, şeytanlar uzaklaşır ve melekler oraya hücum eder. Hangi evde Kur’an okunmazsa, o evde darlık, sıkıntı, huzursuzluk baş gösterir. Rahmet melekleri oradan uzaklaşır ve şeytanlar orayı istilâ eder.” (İhyâu’ Ulûmi’d-Din)
Amr b. As (r.a.): “Kur’an’ı okuyan nübüvveti koltuklamış sayılır. Ancak kendisine vahyedilmiyor.” (İhyâu’ Ulûmi’d-Din)
Ahmed b. Hanbel (r.a.): “Rüyamda ALLAH Teala’ya, “Sana en çok ne ile yaklaşılabilir?” diye sordum. ALLAH Teala: “Kur’an okumakla.” buyurdu.” (İhyâu’ Ulûmi’d-Din)
Süfyan-ı Sevri (r.a.): “Kişi (ALLAH rızası için) Kur’an-ı Kerim’i okuduğu zaman, melek onun alnından öper.” (İhyâ)
KURAN-I KERİM OKUMANIN FAZİLETİ
1- Müslim'de rivayet edilen bir hadiste; Ebu Umame (r.a)'den, Resulullah
(s.a.v)'ın şöyle dediği rivayet olunmuştur: "Kur'an'ı öğreniniz. Şüphesiz
o, kıyamet günü ehlin için çok iyi bir şefaatçı olacaktır."
2- En-Nevvas b. Sem'an (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber'i şöyle derken duydum.
"Kıyamet günü Kur'an-ı Kerim ve bu dünyada onunla amel edenler getirilirler.
Önlerinde de kendilerini arkadaş edinenleri savunan Bakara ve Âl-i İmrân
sûreleri bulunur" (Müslim).
3- Buhârî'de rivayet edilen bir hadiste; Osman İbn Affan (r.a)'dan,
Resûlullah (s.a.v)'ın şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: "Aranızda en
hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir."
4- Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: Hz Peygamber (s.a.v): "Kur'an'ı okumak
kendisine zor geldiği halde onu takılarak okuyana iki sevap vardır"
buyurmuştur (Buhârî, Müslim).
5- Ebu Musa el-Eş'arî ( r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle
buyurdu: "Kur'an okuyan ve okuduğuyla amel eden mü'minin örneği, tadı
güzel kokusu güzel turunç meyvesi gibidir. Kur'an okumayan, ancak onunla
amel eden mü'minin örneği de tadı güzel ancak kokusu olmayan ham hurma
gibidir. Kur'an'ı okuyan münâfığın durumu ise kokusu güzel tadı buruk
reyhâne otu gibidir. Kur'an'ı okumayan münâfığın durumu ise kokusu olmyan,
tadı da buruk olan acı yaban keleği gibidir"( Buhârî, Müslim ).
6- Hz. Ömer (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) "Allah Teâlâ bu
Kur'an'la bazı kavimleri yüceltir bazılarını da batırır" buyurmaktadır
(Buhârî, Müslim).
7- Müttefakun aleyh olan bir hadiste, İbn Ömer (r.a)'den Allah Rasûlü'nün
şöyle dediği rivayet olunmuştur. "Haset (gıpta veya imrenme) sadece iki
yerde olur. Biri Allah'ın kendisine Kur'an öğrenmeyi nasip ettiği kimsedir
ki, onu gece gündüz okur, kendisini işiten komşusu: "Keşke komşuma verilen
Kur'an nimeti bana da verilseydi de, gereği ile amel ettiği gibi ben de
etseydim!" der. Diğeri de, Allahın kendisine mal verdiği kimsedir ki, onu
hak yolda sarfeder. Bunu gören diğer biri: "Keşke şu hayırsever kişiye
verilen mal gibi bana da verilseydi de, onun yaptığı gibi ben de hayır
yapabilseydim!" diye imrenir.
8- el-Berâ b. Âzib (r.a) anlatıyor: Sahabilerden biri atı yanında iple
bağlı olduğu halde Kehf Sûresi'ni okumaya başlar. Derken bir bulut çıkar ve
sahabinin üzerine çökmeye yönelir. Hatta atı bu buluttan ürkmeye başlar.
Sahabi sabah olunca Hz. Peygamber (s.a.v)'e gelip durumu anlatır.
Hz.Peygamber (s.a.v): "O Kur'an için inmiş huzur bulutudur" buyurur
(Buhârî, Müslim).
9- İbni Abbas (r.a) anlatıyor: Hz.Peygamber ( s.a.v): "İçinde Kur'an'dan bir
şey bulunmayan kişi harabe ev gibidir" buyurmuştur (Hadis hasen-sahîhtir;
Tirmizî).
10- Tirmizî'nin hasen ve sahih diye vasıflandırdığı, Ebu Davud'un da rivayet
ettiği bir hadiste Abdullah b. Amr b. el-Âs ( r.a)'ın nakline göre
Hz.Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kur'an ehline; Kur'an'ı oku ve
yüksel, Kur'an'ı tıpkı dünyada okuduğun gibi tane tane tertil üzere oku,
zira senin rütben, okuyacağın son âyetin yakınındadır" denilecektir.
11- Sahîh-i Müslim'de, Ukbe b. Âmir (r.a)'den şöyle bir hadis rivayet
edilmiştir: "Biz, Suffa'da iken Resûlullah (s.a.v) dışarı çıkıp: "Günah
işlemeksizin ve akrabalık bağını koparmaksızın Buthan'a yahut Akik'a kadar
gidip oradan iri hörgüçlü iki deve getirmeyi hanginiz ister?" diye sordu.
"Ya Resûlallah! Biz bunu isteriz" dedik. "Öyle ise sizden herhangi biri
mescide gider de celil ve aziz olan Allah'ın kitabından iki âyet öğrenir
yahut okursa bunlar onun için iki deveden daha hayırlıdır. Üç âyet onun
için dört deveden daha hayırlıdır. Bu âyetlerin sayıları arttıkça, o kadar
deveden daha hayırlıdır."
12- İbn Mes'ud (r.a) Hz. Peygamber (s.a.v)'in şöyle dediğini rivayet
etmiştir: "Bir kavme, Allah'ın kitabını en iyi okuyanları imamlık eder"
(Müslim).
13- Câbir b. Abdullah (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber, Uhud'da öldürülenlerden
iki kişiyi biraraya getirdikten sonra: "Bunlardan hangisi Kur'an'la daha
fazla haşır neşirdi?" diye sorar; birine işaret edilldiği takdirde, önce
onun defin işlemini yapardı (Buhârî-Tirmizî, Nesaî, İbn Mâce).
14- İmrân İbn Husayn (r.a) anlatıyor: Bana Kur'an okuyan bir kadın uğradı,
okudu sonra karşılık istedi ardından da bu isteğini geri alarak şöyle dedi:
bir harf okuyanın, okuduğu harfe karşılık sevabı vardır. Bir iyilik on katıyla
değerlendirilir. Elif, Lâm, Mîm bir harftir demiyorum. Elif de harftir,
lâm da harftir, mim de harftir" buyurmaktadır (Hadis hasen-sahîhtir,
Tirmizî ).
Kesir bin Kays (R.A) şöyle anlatır: "Mescid-i Dimeşk'te Ebu Derda (R.A)'nın yanında oturuyordum. O sırada birisi geldi ve şöyle dedi:"Ya Ebu Derda, Hz. Peygamber (S.A.V) 'in Medine'sinden geldim. Sebebi senin Hz. Peygamber (S.A.V) 'den naklen anlattığın hadis-i şeriftir. Ben ticaret için ya da başka bir iş için gelmedim. Sadece bu hadis-i şerifi senden öğrenmeye geldim." dedi. Ebu Derda (R.A): "Demek sadece bunun için geldin." dedi.
Sonra şöyle anlattı: "Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurdu: "Bir kimse ilim öğrenmek için bir yola düşerse, Allah-u Zülcelal cennet yollarından birini ona kolaylaştırır. Melekler onun yaptığından hoşnut olurlar ve kanatlarını indirirler. Gökte ve yerde ne varsa, hatta su içindeki balıklar bile ilim talebesi için istiğfar ederler. Alimin abide nazaran üstünlüğü, mehtaplı gecede diğer yıldızlara nazaran ayın üstünlüğü gibidir. Alimler Peygamberlerin varisleridirler. Peygamberler ne altın, ne gümüş ne de para miras bıraktılar; onlar ancak ilmi miras bıraktılar. Bir kimse eğer bu ilmi alırsa bol nimete kavuşmuştur." (Ebu Davud, Tirmizi, Beyhaki)
Rivayet edildiğine göre bir gün Ebu Hureyre (R.A) Medine'nin çarşısına uğrayarak orada durup şöyle demiştir: "Ey pazarcılar! Ey alışveriş yapanlar! Nasibinizi almaya engel olan nedir?" Pazarcılar: "Nedir o nasip ya Ebu Hureyre?" dediler. Ebu Hureyre (R.A): "Resulullah (S.A.V) in mirası bölüşülüyor, siz hala buradasınız. Gidip hissenizi almak istemez misiniz?" dedi. Onlar: "O miras nerede?" diye sordular. Ebu Hureyre (R.A): "Mescidde!" dedi. Bunun üzerine pazarda bulunanlar koşarak mescide girdiler ve orada namaz kılan ,Kur’an okuyan kimseleri gördüler. Oradan dönmek üzere olan bu kişiler, Ebu Hureyre (R.A)'ın yanına gelerek: "Biz mescide gelip girdik, fakat orada bölüşülen hiçbir şey görmedik!" dediler. Ebu Hureyre radıyu anh onlara: "Mescidde hiç kimseyi görmediniz mi?" dedi. "Evet gördük. Bir gurup namaz kılıyor, bir grup Kur'an okuyor, diğer bir grup da haram ve helali tartışıyorlardı." dediler. Bunun üzerine Ebu Hureyre (R.A): "Yazıklar olsun size! İşte bu, Hz. Muhammed sallu aleyhi ve sellem'in mirasıdır." dedi. (Taberani)
Kabisate ibn-i Meharik radıyu anh şöyle rivayet etmiştir: "Bir gün ben Resulullah (S.A.V) 'in yanına geldim. Ve ona şöyle dedim: "Ya Resul! Yaşım çok ilerledi. Hatta yaşımın ziyadeliği sebebi ile kemiklerim dahi inceldi. Bana bir şey öğret ki kalan ömrümde onunla amel edeyim." Bunun üzerine Hz. Peygamber (S.A.V) bana şöyle dedi:
"(İlimden bir şey talep etmek için yola çıkmak sebebi ile) Sen yolda gelirken geçtiğin bütün taş ve toprak, ağaç ve bitkiler senin için istiğfarda bulundular." (Ahmed bin Hanbel) Her insan için kendisine yetecek kadar ilim öğrenmesi farz-ı ayndır. İnsan bu ilimle nasıl namaz kılındığını, nasıl oruç tutulduğunu, ibadetlerini nasıl yapacağını öğrenir.
Bir de farz-ı kifaye ilmi vardır ki, bir beldede, bu ilmi bilen, bir kişi de olsa, o beldenin diğer insanları üzerinden bu zorunluluk düşer. Farz-ı ayn gibi herkesin öğrenmesi mecbur değildir.
Kısaca insan, hak yolunu ilimle buluyor. Bu konu da İbn-i Mes'ud şöyle anlatmıştır: Hz. Peygamber (S.A.V) 'in vefatı yaklaşınca, bütün ashab-ı kiramı topladı ve: "Sizlerden ayrılmak üzereyim." dedi. Bunu duyan bütün ashab-ı kiram feryat edip ağlamaya başladılar. "Sen bizim gözümüzün nuru idin, sen gittikten sonra ne yapacağız?" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (S.A.V) buyurdu ki: "Ben size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe şaşırmazsınız. Birisi Kur'an-ı Kerim, diğeri de sünnetimdir." (İmam Malik)
Rasül-i Ekram (s.a.v.) Efendimiz '' Demir paslandığı gibi şu kalplerde paslanır '' buyurdu.
Ashab-ı Kiram (r.anhüm) ''Cilası nedir Ya Resulullah''? diye sordular. Rasul-i Ekrem (s.a.v.) '' Kur'an okumak ve ölümü hatırlamaktır '' buyurdu.
Ebu Umame Bahili(r.a.) ''Kur'an'ı okuyun.Köşelerde asılı mushaflar sizi mağrur etmesin.Kur'an'ıiçine alan (ezberleyen) kalbe ALLAHü Teala azap etmez'' buyurdu.
Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) ''Kur'an'ı Kerim hangi evde okunursa o evde bolluk bereket olur şeytanlar uzaklaşır ve oraya melekler gelir.Hangi evde Kur'an okunmazsa o evde darlık sıkıntı huzursuzluk başgösterir rahmet melekleri oradan uzklaşır ve şeytanlar orayı istla eder.'' buyurdu
Kur'an-ı öğrenmenin ve öğretmenin üstün fazileti
Kur'anı Kerim'i öğrenmenin ve öğretmenin üstün fazileti olduğunu buyuran peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) bir hadisi şeriflerin de şöyle buyurmuşlardır: "Sizin en hayırlınız, Kur'an öğrenen ve öğretenlerinizdir."
Allah'ın huzurundu hayırlı bir kul olmak istiyorsak demek ki, Allah'a ve ahirete iman etlikten sonra hem dünya hem de ahiret kitabı olan Kur'an -ı Kerimi arapca harfleriyle ve harflerin çıkış yerlerine riayet ederek yanlışsız hatasız öğrenmek ve öğrendiklerimizi de, öğrenmek için çaba sarf eden insanlara sabırla, zaman tanıyarak, öğrenmede zorluk çekenlere tekrar, tekrar ederek zorlaştırmadan öğretmek zorundayız .
Kur'anı Kerim'i öğrenmenin ve öğretmenin üstün fazileti olduğunu buyuran peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) bir hadisi şeriflerin de Şöyle buyurmuşlardır:
"Sizin en hayırlınız. Kıtr'aııı öğrenen ve öğretenlerinizdir."
Evet öğrenmek, öğretmek ve öğrendiklerimizi anlamak, anladıklarımızla yaşamak ve yaşatmak zorundayız. Yoksa hayırlı bir kul olmak kolay değil.
Mucize olarak Ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) gönderilen Kur'an -ı; tertil ederek yani tecvid kaidelerine riayet ederek yavaş yavaş harflerini tane tane çıkarak halta işitenlerin harflerini sayabilecekleri bir şekilde okumalıyız.(2)
Bakınız peygamberimiz (s.a.v.) Kur'an-ı Kerimi okumanın büyük bir fazilet olduğunu, Kur'an-ı Kerim'i okuyan müminlerin diğer insanlar arasındaki üstün derecesini söyle haber vermiştir.
'Kur'an okuyan mümin ütrücce (ağaç kavunu) gibidir . Hem kokusu hem de tadı güzel ulur. Kur 'an- ı okuyun mü'min de, hurma gibidir. Rayihası (kokusu ) yok, fakat tadı hoştur. Kur'an-ı okuyan münafık ise reyhan otu gibidir. Kokusu hoş, fakat tadı atıdır. Kur'an-ı okumayan münafık ise, Ebu Cehil karpuzuna benzer. Kokusu olmadığı gibi tadı da acıdır.'
Kur'an-ı çok okumamız bize zihnimizde üstün zeka duygu ve düşüncelerimizde huzur, ahlakımızda güzellik, çalısına ortamında ve ailemizde mutluluk ve dünya hayatımızda da essiz bir rehber olacaktır.
Belki yeni öğrenenler zorlanacaklar, okumakta güçlük çekecekler onlar için de Resulullah (a.s.v.) Efendimiz,
'Kur'an-ı okuyan ve hu hususta mahareti olan kimse, milgarrap meleklerle beraberdir. Kur'an-ı kekeleyip zorlukla okuyan kimseye ise iki kat ecir vardır' buyurmuştur.
KURAN-I KERİM OKUMANIN FAZİLETİ
Değerli kardeşlerim;
Osman b. Affan’dan (radiallahu anha ) şöyle dediği rivayet olunmuştur;
Rasulullah (aleyhi vessellem);
“En hayırlınız , Kuran’ı öğrenen ve öğretendir.” Buyurdu.(Buhari rivayet etmiştir.)
Kuran’ı kerimin faziletini en iyi ve en kısa şekilde anlatan bu hadisi şerifte Kuran’ı öğrenmenin ve öğretmenin çok önemli olduğunu ayrıca hayatımızda da yapacağımız ilk işlerden birisinin bu olması gerektiğini görüyoruz.O yüzden bilmeyen kardeşlerimiz var ise bir an evvel öğrenmeye gayret etsinler.İstekli yüreklerin çok kısa sürede öğreneceklerine eminim.Öğrendiklerinde de kendilerinin bile bu süreye şaşıracaklarını düşünüyorum.
Hz.Aişe ‘den (radiallahu anha) şöyle dediği rivayet olunmuştur;
Rasulullah (aleyhi vessellem) şöyle buyurmuştur:
“Kuran okuyan ve maharet sahibi kimse , muhterem ve itaatkar olan gezici meleklerle beraberdir.Kuran okuyan, kıraatine zorlanarak kekeleyen kimseye iki ecir vardır.”(Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
Ebu Ümame ‘nin (radiallahu anha) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Rasulullah ‘ı (aleyhi vessellem) şöyle buyururken işittim;
“Kuran okuyunuz .Çünkü o, kıyamet günü , okuyanlarına şefaatçi olarak gelir.”(Müslim rivayet etmiştir.)
Nevas b. Sem’an ‘ dan (radiallahu anha) şöyle dediği rivayet olunmuştur:
Rasulullah ‘ı (aleyhi vessellem) şöyle buyururken işittim;
“Kuran ve dünyada iken onunla amel eden Kuran ehli, kıyamet günü, huzura getirilirler.Bakara ve Al-i İmran sureleri , bu kimseler hakkında şefaatçi oldukları halde çekişerek , karşılarlar.”(Müslim rivayet etmiştir.)
Yeter ki biz gayret edelim.Allah (c.c) gayretimizin karşılığını hem dünya da hem de ahiret te karşımıza çıkarıyor.
Ebu Musa el-Eşari’ den (radiallahu anha) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Rasulullah (aleyhi vessellem) şöyle buyurmuştur:
“Kuran okuyan mü’min , turunç meyvesi gibidir.Kokusu ve tadı güzeldir.Kuran okumayan mü’min tadı güzel , kokusu olmayan hurma gibidir.Kuran okuyan münafık , kokusu güzel , tadı acı olan reyhan otuna benzer.Kuran okumayan münafık , tadı acı ,kokusu olmayan Ebu Cehil karpuzu gibidir.” (Müslim rivayet etmiştir.)
Ömer b. Hattab’ tan (radiallahu anha) rivayet olunmuştur.
Nebi (aleyhi vessellem);
“Şüphesiz Allah (c.c) ,bu kitabla birtakım kavimleri yüceltir.Diğer bir kısım topluluğu (amel etmeyen) da alçaltır.” Buyurdu. (Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.)
İbn Mesud ‘dan (radiallahu anha) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Rasulullah (aleyhi vessellem);
“Kim , Allah ‘ın kitabından bir harf okursa ona bir hasene vardır.Bir hasene 10 misli karşılığıdır.Ben Elif, lam, mim bir harftir demiyorum.Elif bir harftir, lam bir harftir, mim bir harftir.” buyurmuştur.(Tirmizi rivayet etmiştir.)
Abdullah b. Amr b. As’tan (radiallahu anha) rivayet olunmuştur.
Nebi (aleyhi vessellem) şöyle buyurmuştur;
“Kuran hafızına ‘Oku ve yüksel , dünyada okuduğun gibi, oku. Senin varacağın yer (cennette ) okuduğun ayetin son noktasıdı.” (Ebu Davut ve Tirmizi rivayet etmişlerdir.)
Biraz öncede bahsettiğimiz gibi Rabbim Kuran’ın her harfine bir sevap veriyor.Ve onun nasibiyle yarimiz cennet ise orada da okuduğumuz miktarca yükseleceğiz inşallah.Rabbim bizleri bu müjdelere layık kullar eylesin.
İbn Abbas’tan (radiallahu anha) şöyle demiştir .
Rasulullah (aleyhi vessellem) şöyle buyurdu;
“İçinde (ezberinde), Allah ‘ın kitabından bir şey bulunmayan kimse harap ev gibidir.”(Tirmizi rivayet etmiştir.)
Kuran’ı Kerim’i çokça ve devamlı okumalıyız, onu unutmaktan ve terketmekten sakınmalıyız.
İbn Ömer’den (radiallahu anha) rivayet edilmiştir ki,
Rasulullah (aleyhi vessellem);
Kuran hafızı , bağlı deve gibidir.Eğer onu muhafaza ederse elinde tutar, salıverirse kaçar.” buyurmuştur.(Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.).
Ebu Musa ‘dan rivayet edilmiştir
Nebi (aleyhi vessellem) şöyle buyurmuştur,
“Şu Kuran’ı devamlı okuyunuz.Muhammed’in canı elinde olan Allah’a yemin olsun ki, Kuran ‘ın hatırdan çıkması , devenin bağından kurtulup, kaçmasından, daha süratlidir.” (Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
Ebu Hüreyre’den (radiallahu anha) şöyle dediği rivayet edilmiştir;
Rasulullah ‘ı (aleyhi vessellem) şöyle buyururken dinledim;
“Allah Teala, Kuran’ı Kerim’i aşikar ve teğani ile okuyan güzel sesli Nebi’sini dinlediği gibi, hiçbir şeyi dinlememiştir.”( Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.)
Ebu Musa el- Eş’ari den rivayet olunmuştur;
Rasulullah (aleyhi vessellem) kendisine:
“Gerçekten sana ,Davud’a (a.s) verilen güzel seslerden , bir ses verildi.” buyurdu .(Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.
Kuran’ı Kerim’i ,güzel okumaya gayret etmeliyiz.Ve güzel sesli okuyanlardan , okumasını talep edebiliriz.Hele bir meclis toplandığında ,o mecliste Kuran’ı muhakak okumadan, meclisi dağıtmayalım.Ayrıca Kuran okumak için toplanmak Müstehab görülmüştür.
Ebu Hüreyre ‘den (radiallahu anha) şöyle dediği rivayet olunmuştur;
Rasulullah (aleyhi vessellem);
“Allah’ın meclislerinden birinde Kuran tilaveti veya aralarında (okuyup, dinleme şeklinde ) ders yapmak üzere bir topluluk toplanırsa , onlara sekinet , iner Rahmet onları kaplar.Melekler onları kuşatır.Allah (c.c) o kimseleri , katında bulunanlara zikreder .” buyurdu. (Müslim rivayet etmiştir
Rabbim bizleri, Kuran’ı Kerimi çokça okuyup , okuduğunu anlayan , onu öğrenmeyi tavsiye eden ,öğreten ve onunla amel eden kullar zümresine dahil etsin.