(Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi.
Müslim, İmân, 95.
2 اَلإِسْلاَمُحُسْنُالْخُلُقِ
İslâm, güzel ahlâktır.
Kenzü’l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225.
3 مَنْلاَيَرْحَمِالنَّاسَلاَيَرْحَمْهُاللَّهُ
İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.
إذَالَمْتَسْتَحِفَاصْنَعْمَاشِئْتَ
İnsanların Peygamberlerden öğrendikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür.
Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6.
6 اَلدَّالُّعَلىَالْخَيْرِكَفَاعِلِهِ
Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.
Tirmizî, İlm, 14.
7 لاَيُلْدَغُاْلمُؤْمِنُمِنْجُحْرٍمَرَّتَيْنِ
Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz.(Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez)
Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.
8 اِتَّقِاللَّهَحَـيْثُمَاكُنْتَوَأتْبِـعِالسَّـيِّـئَةَالْحَسَنَةَتَمْحُهَا وَخَالِقِالنَّاسَبِخُلُقٍحَسَنٍ
Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.
Tirmizî, Birr, 55.
9 إنَّاللَّهَتَعَالىيُحِبُّإذَاعَمِلَأحَدُكُمْعَمَلاًأنْيُتْقِنَهُ
Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.
10 اَلإِيمَانُبِضْعٌوَسَبْعُونَشُعْبَةًأفْضَلُهَاقَوْلُلاَإِلهَإِلاَّاللَّهُوَأدْنَاهَاإِمَاطَةُاْلأذَىعَنِالطَّرِيقِوَالْحَيَاءُشُعْبَةٌمِنَاْلإِيـمَانِ
İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır.
Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.
Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.
Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.
18 لاَتَبَاغَضُواوَلاَتَحَاسَدُواوَلاَتَدَابَرُواوَكُونُواعِبَادَاللَّهِإخْوَانًا وَلاَيَحِلُّلِمُسْلِمٍأنْيَهْجُرَأخَاهُفَوْقَثَلاَثِةِاَيَّامٍ
Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.
Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.
20 لاَتُمَارِأخَاكَوَلاَتُمَازِحْهُوَلاَتَعِدْهُمَوْعِدَةًفَتُخْلِفَهُ
(Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.
Tirmizî, Birr, 58.
21 تَبَسُّمُكَفِيوَجْهِأخِيكَلَكَصَدَقَةٌوَأمْرُكَبِالْمَعْرُوفِوَنَهْيُكَعَنِالْمُنْكَرِصَدَقَةٌوَإِرْشَادُكَالرَّجُلَفِيأرْضِالضَّلاَلِلَكَصَدَقَةٌوَإِمَاطَتُكَالْحَجَرَوَالشَّوْكَوَالْعَظْمَعَنِالطَّرِيقِلَكَصَدَقَةٌ
(Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.
Tirmizî, Birr, 36.
22 إِنَّاللَّهَلاَيَنْظُرُإِلَىصُوَرِكُمْوَأمْوَالِكُمْوَلـكِنْيَنْظُرُإِلَىقُلُوبِكُمْوَأعْمَالِكُمْ
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.
Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;
Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.
23 رِضَىالرَّبِّفيرِضَىالْـوَالِدِوَسَخَطُالرَّبِّفيسَخَطِالْـوَالِدِ
Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır.
Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.
Tirmizî, Birr, 3.
24 ثَلاَثُدَعَوَاتٍيُسْتَجَابُلَهُنَّلاَشَكَّفِيهِنَّ: دَعْوَةُالْمَظْلُومِ،وَدَعْوَةُالْمُسَافِرِ،وَدَعْوَةُالْوَالِدِلِوَلَدِهِ
Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir:
Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası.
İbn Mâce, Dua, 11.
25 مَانَحَلَوَالِدٌوَلَدًامِنْنَحْلٍأَفْضَلَمِنْأدَبٍحَسَنٍ
Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir
hediye veremez.
Tirmizî, Birr, 33.
26 خِيَارُكُمْخِيَارُكُمْلِنِسَائِهِمْ
Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır.
Tirmizî, Radâ’, 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50.
27 لَيْسمِنَّامَنْلَمْيَرْحَمْصَغِيرَنَاوَيُوَقِّرْكَبِيرَنَا
Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı
Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur.
Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.
29 اِجْتَنِبُواالسَّبْعَالْمُوبِقَاتِقَالُوايَارَسُولَللهِوَمَاهُنَّقَالَ: اَلشِّرْكُبِاللَّهِوَالسِّحْرُوَقَتْلُالنَّفْسِالَّتِيحَرَّمَاللَّهُإلاَّبِالْحَقِّوَأكْلُالرِّبَاوَأكْلُمَالِ اْليَتِيمِوَالتَّوَلِّييَوْمَالزَّحْفِوَقَذْفُالْمُحْصَنَاتِالْغَافِلاَتِالْمُؤْمِنَاتِ
(İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu.
Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144.
30 مَنْكَانَيُؤْمِنُبِاللَّهِوَالْيَوْمِالآخِرِفَلاَيُؤْذِجَارَهُوَمَنْكَانَيُؤْمِنُبِاللَّهِوَالْيَوْمِالآخِرِفَلْيُكْرِمْضَيْفَهُوَمَنْكَانَيُؤْمِنُبِاللَّهِوَالْيَوْمِالآخِرِفَلْيَقُلْخَيْرًاأوْلِيَصْمُتْ
Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.
Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.
Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.
35 مَنْغَشَّـنَافَلَيْسمِنَّا
Bizi aldatan bizden değildir.
Müslim, Îmân, 164.
36 لاَيَدْخُلُالْجَنَّةَنَمَّامٌ
Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe)
cennete giremezler.
Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.
37 أعْطُواالأجِيرَأجْرَهُقَبْلَأنْيَجِفَّعَرَقُهُ
İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz.
طَيْرٌأوْإِنْسَانٌأوْبَهِيمَةٌإِلاَّكَانَلَهُبِهِصَدَقَةٌ
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.
وَإِذَافَسَدَتْفَسَدَالْجَسَدُكُلُّهُألاَوَهِيَالْقَلْبُ
İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.
Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.
40 اِتَّقُوااللَّهَرَبَّـكُمْوَصَلُّواخَمْسَـكُمْوَصُومُواشَهْرَكُمْوَأدُّوازَكَاةَأمْوَالِكُمْوَأطِيعُواذَاأمْرِكُمْتَدْخُلُواجَنَّةَرَبِّـكُمْ
Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz.