İYİLİK ve TAKVADA YARDIMLAŞMAK GERÇEK KARDEŞLİĞİN SEMBOLÜDÜR
Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor:
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâm verdiğinde selâmını almak, hastalandığında ziyaret etmek, vefat ettiğinde cenazesini uğurlamak, davet ettiğinde davetine icabet etmek, aksırdığında rahmetle dua etmektir.”
Buhârî, Müslim ve Ebû Davud
Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı çoktur. Bu haklardan bazıları, Allah Resûlü’nün (s.a.v.) yukarıdaki hadisinde açıkladığı ve yerine getirilmesini tavsiye ettiği beş haktır.
Bu beş hakkı kısaca açıklayalım:
Selâmı Almak
Bilakis selâmı yaymak ve yaygınlaştırmak.
Sevgili gençler...
Çünkü, Allah Resûlü (s.a.v.) bir başka hadis-i şerîfinde şöyle buyurmaktadır:
“Yemek yediriniz, selâmı yayınız, insanlar uyurlarken gece namaz kılınız; selâmetle cennete giresiniz.”
Allah-u Teâlâ da Kur’an’ında bakın şöyle buyurmaktadır:
“Bir selâm ile selâmlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile o selâmı alın; yahut aynı ile karşılık verin.”[1]
“Orada birbirlerine esenlik dilekleri ise ‘selâm’dır.”[2]
Pek çok İslam ülkesinde, müslüman bireyin şahsiyetini ve hatta genel sosyal yapıyı sarsan, sıkıntıya sokan işlerden bir tanesi de, müslümanların hem biçim hem anlam olarak gayr-i müslim milletlerin selâmını benimsemiş olmalarıdır. Müslüman halklar selâmlaşırlarken, ‘bonjour’ ve ‘bonsuar’,[3] ‘günaydın’ ve ‘tünaydın’[4]... ya da ‘iyi günler’, ‘iyi akşamlar’, ‘iyi sabahlar’, ‘hayırlı akşamlar’, ‘hayırlı sabahlar’... diyorlar.[5] İslam’ın saygın selâmı ‘es-selâmü aleyküm ve rahmetûllahi’ sözünü unutmuşlar, çok ender kullanıyorlar.
Selâmı yaymak, herkese selâm vermekle gerçekleşir. Zira herkese selâm vermek, davranış edebine ve dostça ilişkiler kurup tanışık olma prensibine bağlılığın bir gereğidir.
Sevgili gençler...
Sizler bu edebi ve prensibi yerine getirmeye en layık, en uygun müslümanlarsınız. Çünkü sizler, henüz sosyal hayâtın başlangıcındasınız. Küçüklüğünüzden itibaren kendinizi bu edeb ve prensibe alıştırır ve birbirinize selâm verip alırsanız... gönül ve ruhlarınız peygamberî edebin ışıltılarıyla büyür, yetişkin birer insan olursunuz.
Hastayı Ziyaret Etmek
Hasta ziyareti, bir çeşit tesellidir; bireyler arasında sosyal bağları sağlamlaştırır ve dostça ilişkileri güçlendirir. Zira Peygamberimiz’in (s.a.v.) bir başka hadis-i şerîfinde haber verdiği gibi “Müslüman müslüman için, birbirine kenetlenip destek veren müstahkem bir binanın tuğlaları gibidir.”
İşte bu peygamberî edeb ve yüce tâlimat, küçük yaşlardan itibaren çocuklarımızın vicdanlarına nüfuz edip orada yer edinebilirse, geçen zamanla birlikte orada iyice yerleşecek, derinlere kök salarak büsbütün sağlamlaşacaktır. Kökleri, tertemiz besini emerek iyice beslenecektir. Gövde ve dalları güçlenip sertleşecek, artık ona hiçbir rüzgar zarar veremeyecek ve hiçbir fırtına onu yerinden sarsamayacaktır.
Beraber ilim meclislerine gittiğimiz arkadaşlarımızdan ya da okulda birlikte olduğumuz sınıf arkadaşlarımızdan bir tanesi hastalanarak, ilim meclislerinden ve derslerden kesilmiş, bir süredir ortalıkta görünmemektedir. Öncelikle yapmamız gereken şey, ondan haber almaya çalışmaktadır. Sonra da ziyaret etmek... Ziyaretimiz, onun üzerinde öyle olumlu, öyle güzel etki ve duygular bırakacaktır ki, belki de bu ziyaretimiz, hasta arkadaşımızın üzerinde birtakım psikolojik etkiler yapacak ve bu da hastanın iyileşmesini hızlandırıp tekrar eski sağlığına kavuşmasını sağlayacaktır.
Cenazeyi Uğurlamak
Bazı insanlar, çocukların cenazelerde hazır bulunmamalarını gerektiren bir masumiyet ve yaşama arzusu taşıdıklarına inanırlar. Bazıları da, çocukların cenazelerde hazır bulunmaları engellenmeli, der.
Biz böyle düşünmüyoruz. Çünkü, ölüm her gün yaşadığımız ve tanık olduğumuz bir hak ve hakikattir. Çocukların cenazede hazır bulunmalarının, onu kabre kadar uğurlamalarının ve aynı şekilde bizzat defin işlemini izlemelerinin hiçbir zararı yoktur. Zira küçük yaşta bu hakikati kavramak, çocuğu bu hakikatle yoğuracak ve dolayısıyla çocuk sürekli olarak bu duygu ve bilinci içinde taşıyacaktır.
Ayrıca cenazeyi uğurlamak, çocukta her davranışını kontrol eden daimi bir iç denetim mekanizması kuracaktır. Bütün hal, hareket ve davranışlarında bu korkuyu, Allah’ın sorgulamasından ve azap etmesinden duyduğu korkuyu beraberinde taşıyacaktır.
Aynı şekilde çocuk, bedenin toprak altına terkedilişini bizzat gözleriyle izleyecektir. Görecektir ki, bütün dünya onu orada kendi haline terketmekte; malı, çocukları ve hanımı, onu hayâta bağlayan her şeyi ondan uzaklaşmaktadır.
Cenazeyi uğurlamak sadece erkeklere özgü bir davranıştır. Hanımların, ister küçük olsunlar ister büyük, cenazeyi uğurlamaları yasaklanmıştır. Eğer onlar cenazeyi uğurlayacak olurlarsa bu davranışlarından dolayı sevap alamayacakları gibi günaha girerler.[6]
Ayrıca insanın cenazeyi uğurlamayıp, bu amelden dolayı sevab alabilmesi için mutlaka gerekli olan cenaze uğurlama âdâbını en güzel biçimde öğrenmelidir.
Davete İcabet Etmek
Faydalı ve güzel şeyler anlatılacaksa konferans davetine, dostça ilişkileri pekiştirip yardımlaşmayı sağlayacaksa için yapılacak ise ziyaret davetine ve çağrılan düğün ziyafetine icabet etmek.
Aksırana Dua Etmek
Aksırmak, bronş yollarının açılmasından dolayı meydana gelir. Bu esnada dimağda biriken mikroplar ağız ve burundan dışarı atılır.
Bunu bu şekilde planlayıp düzenleyen ve insanı en güzel biçimde yaratan Allah ne yücedir!
Aksırma halinde ve diğer bütün hallerde Allah’a hamd etmek farzdır.
Aksıran kimse: “elhamdülillah...” der.
(Bu esnada kenara çekilmiştir. Zira Hz. Peygamber bize böyle öğretmiştir.)
Aksıranın bu hamdini duyan kimse de ona: “yerhamükellah...” diye dua eder. Kendisine dua edildiğini duyan, aksıran kimse de: yehdina’llahu ve yehdiküm ve yuslih baleküm (ya da yağfirullahu lena ve leküm) diye karşı duada bulunur.[7]
Sevgili gençler...
Müslümanın müslüman üzerindeki bu beş hakkını incelediğimiz zaman, bu beş şartın sosyal ahlâkın zirvesinde yer almadığını göreceğiz. Daha önce de söylediğim gibi bunlar müslümanın müslüman üzerindeki haklarından sadece birkaç tanesidir. Hiç şüphesiz bu haklar, insanların alıştığı ve oy birliği ile “protokol” adını verdikleri batıcı kör taklidin çok üstünde ve ondan çok yücedir.
Allah bizi de sizi de taklidin kötülüklerinden korusun, adımlarımızı dosdoğru yoluna doğru yöneltsin. Allah elbet doğru söylemektedir:
“Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur, ona uyun. Başka yollara uymayın. Zira o yol, sizi Allah’ın yolundan ayırır.”