“Sizden kim bir kötülük görürse hemen onu eli ile değiştirsin. Eğer eliyle değiştirmeye gücü yetmezse diliyle, yok buna da gücü yetmezse kalbiyle.. Ama bu sonuncusu imanın en zayıfıdır.”
Müslim, İbn Mâce ve Nesaî
Allah-u Teâlâ ise kötülüğün değiştirilmesi hakkında Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:
“Sizden; hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”[1]
Sevgili oğlum ve sevgili kızım...
İslam dünyası kötülükle çalkalanıyor, her yer fitne kaynıyor...
Müslüman ümmet hayâtın her alanında emrolunduğu; iyiliği emredip kötülükten men etmek (emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker) görevini âşikâre bir biçimde yerine getirmeyip hayra davet etmekten geri kalınca, toplumdaki gedik genişledi ve fitne tufanı her yeri sardı.
Üzücüdür ki bugün İslam ümmeti, genel yapısı itibariyle otudukları yerde yan gelip yatan tembel, atıl insanlardan oluşmaktadır. Dünya milletleri ilim, teknoloji ve medeniyet yarışında İslam ümmetini elbette çok gerilerde bırakmıştır.
Bu durumu hiç de yadırgamamalı. Zira Allah-u Teâlâ bize açıkca şu gerçeği haber vermiştir: Biz bu görevi yâni iyiliği emredip kötülükten men etmek görevini yerine getirdiğimiz takdirde dünya ve ahirette kazananlardan olacağız. Aksi takdirde kaybedenlerden olmak bizim için kaçınılmaz bir akibet olacaktır.
Sevgili gençler;
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) “Sizden kim bir kötülük görürse onu eli ile hemen değiştirsin...” buyurmaktadır.
Siz küçük dünyanızda, yaşıtlarınızın arasında bulunuyor iken, akranlarınızı iyiliğe çağırmakla kötülüğün değiştirilmesine yönelik bu büyük reformcu[2] hareketin de bir bölümünü yüklenmiş oluyorsunuz. Hem sadece dil ile de değil; bilakis güzel örnek, elinizi (gücünüzü) kullanarak ya da yapıcı bir hareket içinde yer alarak kötülüğü değiştirirsiniz.
Okul ortamında... arkadaşlık ilişkilerinde... ve aile çevresinde...
Okul ortamında daima çok çeşitli arkadaşlarla bir arada olursunuz. Bazen bu arkadaşlar arasında duygu ve düşünceleri kötü, yaşantısı çok fena veya sosyal ilişki ve ahlâkı bozuk olanlar da bulunabilir.
Size ‘o arkadaşınızdan uzak durun, onunla arkadaşlık yapmayın’ demiyorum. Bilakis onu değiştirerek böylece iki kazanç elde etmenizi istiyorum. Bu iki kazançtan biri o arkadaşınızın, sizin gayretiniz ile fenalık ve kötülük tuzağından kurtulması, diğeri de bu çalışmanız karşılığında Allah’ın size vereceği ücret/mükafaattır.
Arkadaşlık ilişkilerinde, o kötü arkadaşlardan bir tanesi sizi utanç verici, adi, aşağılık, çirkin işlerin içine çekebilir ya da fesatlıklar ve sapıklıklar uçurumuna ayağınızı kaydırabilir.
Ama yaratılıştan sizde var olan derin iman ve bilincinizle hem onu hem de kendinizi kurtarabilirsiniz.
Aile çevresinde, anne babanız, kardeşleriniz gibi size en yakın insanlarla ya da uzak-yakın akrabalarla beraber iken, onların yaşça sizden büyük olmaları, akrabalık şefkatiniz veya onlardan sağladığınız maddi ve manevi menfaatiniz kötülük ile onların arasına girmekten sizi alıkoymasın. Zira Hak uyulmaya daha layık ve müstehak, Allah’ın yolu gidilmeye daha uygundur.
Eğer kötülük ile toplumunuz arasında elinizle bir engel oluşturamıyorsanız, hiç olmazsa dilinizle iyiliği emrediniz. Ama bunu yaparken de sert, kırıcı sözler söylemekten şiddetle kaçınınız. Çünkü kaba sözler hedeflediğinizin aksine sonuçlar verir. Belki de sırf bu sözlerden dolayı gönüllerde kin, nefret galeyana gelebilir ve ilişkiler hiç de istenmeyen bir biçimde gelişebilir.
Güzel söze karşı sağır kesilmiş kulaklar ve bu sözün gereklerini yerine getirmekten gafil kalpler ile karşılaşabilirsiniz. Böyle bir durumda derhal onlardan uzaklaşın ve onları içinizden kınayın. Ama bu imanın en zayıfıdır!
Haşa! Allah’ın, kullarından ve davetçilerinden zayıf bir imanı kabul etmesi asla düşünülemez. Elbette öncü nesil sahâbede bizim için övgüye değer çok güzel örnekler vardır.
Sevgili çocuklarım;
Allah’tan niyazım odur ki, adımlarınızı hak yolunda sabit kılsın ve sizi iyiliği emredip kötülükten men eden kullarından eylesin.