Hz. Ömer’in oğlu Abdullah b. Ömer (r.a.) anlatıyor:[3]
Allah Resûlü (s.a.v.) buyurdu ki:
“Bir kadın bağlayıp hapsettiği bir kedi yüzünden cehennem ateşine girdi. Kediyi bağlayıp hapsettiği zaman ona hiçbir şey yedirmemiş ve yerin haşerelerini yemesi için de salıvermemişti.”
Buhârî
Cehenneme girmesini gerektirecek nispette günahı olan bir adamı Allah affetmiştir. Allah onu, sıcağı çok şiddetli bir günde, çölde susuzluktan kavrulmuş bir köpeğe olan şefkatinden dolayı affetmişti.
Adam çölde giderken aşırı derecede susamış, bitkin düşmüştü. Bir kuyuya rast geldi. Kuyuya indi, suyundan kana kana içti ve Allah’a hamd etti.
Biraz ilerisinde, aşırı susuzluktan dolayı dilini çıkarmış bitkin bir köpeğin hızlı hızlı soluduğunu gördü. Kendi kendine: ‘Benim başıma gelen hal, bu köpeğin de başına gelmiş’ diye düşündü. Hemen yeniden kuyuya indi. Ayakkabısının tekini çıkardı, suyla doldurdu, kuyudan çıktı ve köpeği suladı. Allah da bu davranışından ötürü o adamı bağışladı.
Hayvanlara şefkat gösterip acımak, kişinin insaniyetliğinin ve ileri seviyesinin göstergelerinden biridir.
Tabi ki her hayvan değil. Kimi hayvanlar vardır ki sıcak kanlıdırlar ve insanlarla birlikte yaşamaya alışkındırlar. İnsanlara besin, yiyecek ve elbise türleri sunarlar veya onları eğlendirirler yahut da onları korurlar.
Kimi hayvanlar da, aynı şekilde, insanlara pek çok işlerinde hizmet ederler; onları yüklerini hafifletir, onlara yardımcı olurlar.
Boşlukta iki kanadıyla uçan, ağaçları ya da dağ oyuklarını yuva ve mesken edinenleri vardır. Bunlardan bazıları insanların besin elde etmesinde ya da ağaçların aşılanma işleminde faydalı olurlar. Diğer bazıları da güzel, şen şakrak sesleriyle insanları coştururlar.
Kibir ve edâyla ormanda serbestçe dolaşanları vardır. Bunların bazılarının eti iyi, besin değeri yüksek olup hapis kalmaya alışkın değillerdir. Ceylan ve geyik böyledir.
Zararlı ve vahşi olanları vardır... İnsan hayâtı için tehlikeden başka bir şey değildirler. Bunları evcilleştirmek, beslemek mümkün değildir. Ya bunlardan uzak durulacak ya da bunlarla mücadele edilecektir.
İnsanlığın ilerlemesi ve yükselmesiyle birlikte dünyanın çeşitli bölgelerinde, hayvanlara şefkat sorumluluğunu omuzlarına alan dernekler kurulmuştur. Bu dernekler, maddi imkanları dahilinde, çeşitli beyan ve yayınlarda bulunmakta, elde edilen bilgileri dağıtmakta ve her alanda yardımcı olmaktadırlar.
Son asırlarda bu derneklerin ilke ve esasları, hedefleri İslam dünyasına sıçradı. Müslümanlar bunlardan etkilendiler. İslam ülkelerinde de aynı ilke ve esasları gaye edinen dernekler kuruldu.
Sevgili gençler...
Ancak bu sıçrama ve etkileşim öyle bir zamanda gerçekleşti ki o sırada İslam’ın öğreti ve talimatlarını terketmiş, bütün yaşantımızı tahakküm altına alan bir câhiliyye içinde yitip kaybolmuştuk.
Halbuki biz kesinlikle, dinimizin gerçeklerini bize hatırlatacak ve gönüllerimize hayvanlara şefkat gösterme prensibini üfleyecek insanlara muhtaç değiliz.
Sevgili gençler...
Bu derneklerin ortaya koydukları ilke ve prensipler, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) öğretisinin içeriğine kıyasla çok kısır bir yapıdadır. Hz. Peygamber (s.a.v.) hayvanlara şefkat edip acımaya o kadar değer vermiştir ki nihayet onu cennet ya da cehennem, sevap ya da azap nedeni yapmıştır.
Öyleyse... Allah’ın yarattığı bir varlık olan hayvanlara şefkat göstermekle inanç ve iman arasında güçlü bir bağ vardır!
Hatta Allah’ın hizmetimize sunduğu hayvanların etinden yararlanmak amacıyla yaptığımız boğazlama işleminde bile şefkatli olmak zorundayız. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
“Hayvanı keserken güzel kesin!”
Bir başka hadisinde ise şöyle buyurmaktadır:
“Her biriniz bıçağını iyice bilesin de, kestiği hayvanı rahatlatsın, fazla eziyet vermesin.”
Sevgili gençler...
Hz. Peygamberin (s.a.v.) kadın ve kedi hakkındaki hadisinde çok önemli bir meseleye dikkatimizi çektiğini unutmuyoruz. Bu önemli mesele: Hayvanın hapsedilmesidir. Bu takdirde ya onu doyuracak, şefkatli davranacak ve ona acıyacaksın ya da salıverip kendi haline bırakacaksın.
Sevgili gençler...
Mahlukata eziyet etmekten sakının. Eziyet etmek şöyle dursun; bilakis onlara son derece iyi davranın, koruyup kollayın. Şefkatinizi elinizden geldiğince sağanak halinde üzerlerine boşaltın. Elbette bu işte sizin için sevap ve ecir vardır.